2003 yılı Almanyalı Göçmenler bakımından olumsuz geçti

(Keine Deutsche Übersetzung vorhanden)
Önce iyi bir yılbaşı haberi
Hatırlanacağı gibi TGD `den bir heyet Ağustos ayı başında Ankara`da beş bakan ve muhalefet lideri ile bir dizi görüşmeler yapmış, emeklilik, sağlık, vatandaşlık gibi bizlerin önemli konularında hükümete somut çözüm önerileri sunmuştu. Bunlardan biri de yurt dışında yaşayan Türklerin Almanya`da olduğu gibi Türkiye`de de, istedikleri sağlık kurumlarını ve doktorları seçebilmeleri istemimizdi.

Sağlık bakanı Prof. Dr. sayın Recep Akdağ’la yaptığımız görüşmede bu konuya sıcak baktıklarını belirtmişti. Ancak Almanya sağlık bakanlığıyla bu yönde gerekli uzlaşmanın sağlanması gerektiğini açıklamıştı. TGD Yürütme Kurulu bu istemimizi 13 Kasım 2003 tarihinde Almanya sağlık bakanlığı üst düzey yetkilileriyle görüştü. Bakanlık yetkilileri Almanya`da sigortalı olanlara Türkiye`de istemlerine bağlı olarak sağlık kurumlarını ve doktorları tercih edilebilmelerini son derece haklı bir istem olarak gördüklerini ve bu konuya Türkiye`nin de evet demesi durumunda destek vereceklerini bildirdiler.

Türkiye sağlık bakanı sayın Akdağ Almanya`ya yakın bir tarihte yapacağı ziyareti esnasında bu konunun gündeme alınacağı ve karara bağlanabileceği Alman sağlık bakanlığı yetkililerince bize açıklandı. Bu anlaşma sağlandığında, Türkiye`de iznini geçiren veya emekliliğini yaşamakta olan Almanya sigortalılar, artık yalnız Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı hastane ve doktorlara gitme zorunda kalmaksızın istedikleri sağlık kurumunu seçebileceklerdir. TGD Konuyu yakından izlemeye önemle devam edecektir.

Reformların göçmenler açısından olumsuz yönü ağır basıyor

Büyük tartışmalar sonucu yılın son günlerinde uzlaşma sağlanarak yürürlüğe konan ve reform olarak nitelenen bir dizi yasal değişiklik, genellikle kamuoyunda olumlu değerlendirilmektedir. Belkide 2003 yılı bir ‘Reformlar’ yılı olarak nitelendirilecektir. Ne varki yeni yasal düzenlemelerden daha çok toplumun dar gelirli kesimleri olumsuz etkilenecektir. Bu kesimler arasında da daha çok Almanyalı göçmenler bulunmaktadır.

Alman komşu ve iş arkadaşlarına kıyasla göçmenler işsizlikten iki kat daha fazla etkilenmektedirler. Bu sözde reformlara karşı direniş ve eleştirilerinden ötürü ‘sapmacı’ olarak nitelendirilen hükümet partilerinin bazı milletvekilleri, göçmenler gözüyle bu eleştirilerinde haklıdırlar. Reformların yükü adil dağıtılmadığından, toplumda esasen var olan alt gelir guruplarıyla üst gelir gurupları arasındaki büyük farkı, daha da arttıracaktır.

Gurur duyduğumuz ve bundan sonrada duymak istediğimiz Federal Almanya`nın anayasal yükümlülüğü ve önemli markası olan ‘Sosyal Devlet’in amacı: toplumda devlet girişimleriyle sosyal dengesizlikleri azaltmak, sosyal güvenceyi arttırmak ve sosyal adaleti sağlamak olduğu halde, sosyal devlet ilkeleri, onlara bağlı olduğunu söyleyen hükümet partileri tarafından büyük yara almıştır. Korkarız ki bu türden ‘sosyal devleti düzeltme’ operasyonu, hükümet ve muhalefet partileri arasındaki yanlış rekabet sonucu, toplumun dargelirli kesimleri aleyhine sürecektir.

Böyle bir siyasi felsefeye ve bu amaca yönelik uygulamalara kesinlikle karşıyız. Tekrarlanan söylemlere karşın, sosyal devleti yontma politikalarıyla kitlesel işsizlik belirgin oranda azaltılamayacaktır. Gereksinim duyulan politika bunun aksine, tüm dünya pazarlarını etkisi altına alan ve en az ücretle emek kullanımını amaçlayan ekonomi politikaya yanıt verebilecek küresel bir politika konsepti geliştirmektir.

Göç ve ayırımcılığa karşı yasalar nerede ?

Bir dizi yasada hükümet ve muhalefet partileri arasında varılan uzlaşma göç yasasında sağlanamadı. Hırıstiyan Birlik Partileri göç yasasını tam anlamıyla kendi istedikleri biçime getirdikten sonra Federal Danışma Meclisinde onaylamak istemektedirler. Öyle bir yasanınsa göçmenler açısından hiç bir değeri olmayacaktır.

Avrupa Birliği`nin 29 Haziran 2000 tarihli kararı gereğince, üye ülkelerin en geç Haziran 2003 tarihine değin ayırımcılığa ve ırkçılığa karşı yasal düzenlemeleri gerçekleştirmeleri gerekiyordu. Çoğu AB ülkesi göçmenlere eşit yasal uygulama sağlayacak ve ayırımcılığı önleyecek yasaları bir çok yıldır uygulamaktadır. Federal Almanya bu yılda bu yasayı yürürlüğe koyamadı.

2004 yılında böyle bir yasal düzenlemenin artık gecikmeksizin gerçekleştirilmesi, Federal Hükümetin ana görevleri arasında yer almalıdır.

Göçmenlerin siyasi uyumu desteklenmelidir

Gelecek yıl bazı eyaletlerde seçimler yapılacaktır. Tüm siyasi partileri bu seçimlerde listelerine yeterli sayıda göçmen kökenli milletvekili adayları almaya çağırıyoruz. Ancak böylece göçmenlerin Almanya`daki siyasi yaşama katılımlarına ve uyumlarına önemli bir katkı sağlanmış olacaktır.

Alman vatandaşlığına geçmenin kolaylaştırılması, Almanya politikasının ve siyasi partilerinin önünde çözüm bekleyen vazgeçilemez görevler arasında bulunmaktadır. Büyük çoğunluğu on yıllardır Almanya`da yerleşik olarak yaşamakta olan 7 milyonu aşkın göçmenin bu nedenle seçim hakkından mahrum bırakılması, demokratik hukuk devleti ilkeleriyle asla bağdaşmamaktadır. Bu durum Almanya` nın önemli bir ayıbı olarak sürmektedir.

Türkiye`ye verilecek kesin AB perspektifi ve görüşme tarihi, Almanyalı Türklerin uyumuna da büyük katkı sağlayacaktır !

Gelecek yıl sonunda AB, Türkiye ile tam üyelik görüşmelerinin başlamasına ve Türkiye`ye tam üyelik için kesin bir perspektif verilmesine karar verecektir. Almanyalı 2,6 milyon Türk, Federal Almanya Hükümetinin bu yönde vermekte olduğu desteği kararlılıkla sonuna dek sürdürmesini beklemektedir. Türkiye`ye verilecek AB üyeliği perspektifi, AB ülkelerinde yaşamakta olan 3,5 milyon Türkün bu ülkelere uyumlarına da büyük katkı sağlayacaktır. Bu ilişkide Hırıstiyan Birlik Partilerini ve FDP` yi Türkiye`nin tam üyeliğine karşı izledikleri yanlış politikayı düzeltmeye çağırıyoruz. Bu politika, Almanyalı Türkleri Almanya toplumundan dışlama ve onları kabul etmeme anlamına geleceğinden, onarımı güç sakıncaları beraberinde taşımaktadır.

Prof. Dr. Hakkı Keskin