İslam dini, inanç konusunda zorlamayı asla öngörmez!

Basında geniş yankı bulan haberlere göre, Afganistan’da bulunan 41 yaşındaki Abdul Rahman, İslam dininden çıkarak Hrıstiyan dinine geçmesi nedeniyle mahkeme tarafından ölüm cezası ile yargılanmaktadır. Öncelikle bu olayın bende büyük şaşkınlık ve üzüntü yarattığını belirtmek isterim.

Kabul’da görülen bu dava, ‘İslam dini başka bir dine geçenleri cezalandırır mı’ tartışmasına yol açtı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, konuya ilişkin yapmış olduğu basın açıklamasında Kuran-ı-Kerim’in 2/256 suresine değinerek, İslam dininin, inanç konusunda zorlamayı kesinlikle yasakladığının altını çiziyor. Böylece Kuran-ı-Kerim’in, İslam dininden çıkanların ölümle cezalandırılmalarını ön görmediği vurgulanıyor.

Bu olayda bazı kişilerin ve ülkelerin kendi islami yorumlarından hareket ederek, İslam dininden çıkanları ölüm cezasına çarptırmak istemeleri ve bunu İslam diniyle bağdaştırmaya çalışmaları kabul edilemez. Alman medyasının bu konuyla ilgili haber ve yorumunda, örneğin D.İ.T.İ.B. gibi tarafsız ve doğru bilgilendirmeyi hedefleyen bir kurumun, bu denli önemli konuya ilişkin yapmış olduğu yazılı açıklamayı dikkate almamasını, anlamak mümkün değildir.

Abdul Rahman olayı, laikliğin vazgeçilmezliğini açıkca ortaya koymaktadır. Çünkü laiklik, dini kişilerin şahsi inancı olarak görmekte ve buna devletin karışmasına izin vermemektedir. Kişi, özel yaşamında dini inancı bakımından özgür olmalı, devlet işlerinde ise din rol oynamamalıdır. Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye, sahip olduğu laik devlet düzeni ile, diğer Müslüman ülkeler için bu nedenle kanımca örnek oluşturmaktadır.

Hakkı Keskin