(Keine Deutsche Übersetzung) AB daha fazla güvenlik ve barıştan yana ve kültürler arası savaşa karşı bir karar vermiştir. Alman Hırıstiyan Birlik Partilerini Türkiye ve Almanyalı Türkler`e karşı izledikleri politikadan vazgeçmeye çağırıyoruz.
AB Devlet ve Hükümet Başkanları 16.-17. Aralık 2004 Brüksel zirvesinde tarihi bir karar vermiştir. Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlayacaktır.
Başlayan bu süreçle AB, çok önemli bir jeostratejik bölge olan Orta Doğu`da büyük bir etkinlik kazanacaktır. Böylece bu bölgedeki çatışma ve krizlere AB`nin de katkısıyla çözüm bulunma şansı artacaktır.
AB bu kararıyla elini İslam Dünyası`na uzlaşma için uzatmaktadır. Demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye, İslam Dünyası için örnek bir ülke olabilecek ve büyük çekicilik kazanacaktır.
AB`nin kapısını açmasıyla Türkiye, ekonomik, siyasi ve sosyal bakımdan daha fazla istikrara kavuşacaktır. Bundan Türkiye ve AB birlikte yarar sağlayacaklardır.
Öte yandan bu gelişme AB ve Almanyalı Türkler`in uyumuna ve yaşadıkları ülkelerle bütünleşmelerine de önemli katkı sağlayacaktır.
CDU/CSU`nun Türkiye`ye ve Almanyalı Türkler`e karşı izledikleri politika Avrupa sağ partileri tarafından da reddedilmiştir. Almanya Hıristiyan Birlik Partileri böylece izole olmuşlardır. Bu partiler özellikle farklı din ve kültürel nedenlerden ellerindeki tüm olanakları seferber ederek Türkiye`nin AB üyeliğini engellemeye çalışmışlardır. Bu partiler sözüm ona ‘imtiyazlı ortaklık’ kavramıyla Türkiye`yi tam anlamıyla dışlamayı amaçlayan ve Türk halkını adeta aptal yerine koyan bir politika izlemektedirler.
Bu partileri artık iflas eden politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Avrupa`nın güvenli geleceği asla farklı kültürlerin ve medeniyetlerin çatışmasında değildir. Aksine kalıcı barış ve güvenlik bu medeniyetlerin uygar ve eşdeğerdeki diyalogları ve uzlaşma sağlayabilmeleriyle gerçekleşecektir.
Prof. Dr. Hakkı Keskin