(Keine Deutsche Übersetzung vorhanden)
Türkiye ile tam üyelik görüşmelerine başlanması için, Avrupa Birligi´nin eşit ve adil olmayan koşulları, Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerini neredeyse bir kopma noktasına getirmiştir
Almanya ve AB-Türkleri, AB ve Türkiye arasındaki gerginleşen ilişkilerden son derece tedirgindir. Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından 9 Aralık 1999 da Helsinki doruk toplantısında Türkiye´nin adaylık statüsü benimsenmiş ve Türkiye`ye diğer aday ülkelerle eşit davranılacağı güvencesi verilmiştir. Bu güvence çeşitli vesilelerle tekrar vurgulanmıştır. Bu yılın Ekim ayında yayınlanan AB Komisyonu raporunda ve bazı AB yetkililerinin daha sonra yaptıkları açıklamalarda, Türkiye´ye AB `ye alınan ve alınacak diğer ülkelerle eşit davranılmadığı kesinlikle ortaya çıkmıştır. Bu dıslayıcı ve eşit olmayan uygulamayı özellikle beş alanda görmekteyiz:
1.Türkiye tüm gerekli katılım koşullarını yerine getirse bile, Avrupa Birliği Türkiye´nin üyeliğini red edebilme yetkisinin kendisinde tutmak istemektedir. Hatta tam üyeliği bile öngörülmeyen bir seçeneği Türkiye`ye sunmayı düşünmektedir.
2.Türkiye`nin tam üyeliğe alınmasının, AB ülkelerinde referandumla belirlenmesi düşünülmektedir.
3.Türkiye vatandaşlarının serbest dolaşımı hakkı yalnız geçici bir süre için değil, sürekli kılınmak istenmektedir. Bu koşul Avrupa Birliğinin ruhu ve felsefesiyle tamamen çelısmektedir.
4.Türkiye`nin tarım sektörü ve altyapı alanlarında, AB yardımlarından sürekli olarak uzak tutulması düşünülmektedir.
5.Türkiye´ye kesin bir tam üye olma tarihi öngörülmemektedir.
Bugüne değin hiç bir aday ülke için bu veya benzeri koşullar öngörülmemiştir. Bu nedenle Türkiye´ye karşı önerilen bu engeller, haksız tutum ve onur kırıcılığa değin varan yaklaşımların gerçek nedeninin özellikle din ve kültürden kaynaklandığı, yalnızca Türklerde değil, bir çok islam ülkesi halkında da artan kuşkuları pekiştirmiştir.
Türk halkının eşit olmayan ve bu denli onur kırıcı koşulları kabul etmeyeceği kesindir. Türkiye´nin AB üyeliğini ısrarla savunanlar bile, bu koşullarla gerçekleşecek bir AB üyeliğini artık savunamaz konuma gelmişlerdir.
AB`nin Türkiye`ye diğer ülkelerle eşit davranılmamasından kaynaklanan ve bu nedenle de zorla yaratılan bu gerginliğin neden olacağı bir yol ayrımı, sonucu şimdiden tahmin edilemeyecek boyutta tarihi bir yanlış olacaktır. Cok açık olarak görülmektedir ki, din ve kültür farkından kaynaklanan bu ayrımcı ve Türkiye`yi dışlayıcı politika ve yaklaşım, yalnızca Türkiye` de değil tüm İslam Dünyasında da batıya ve batı değerlerine karşı onarımı uzun sürede bile zor bir hasara neden olacaktır.
Almanya Türk örgütlerinin dörtte üçünün temsilcisi olarak, siz AB devlet ve hükümet başkanlarından dileğimiz, 17 Aralıkda yapılacak doruk toplantısında müzakereler sonunda Türkiye´nin AB ye eşit koşullarla tam üye olacağına karar vermenizdir. Bu tarihi karar aynı zamanda medeniyetler ve kültürler arası çatışma yanlılarına verilecek önemli bir yanıt olacaktır.
Bu nedenle sizlerden dileğimiz, doruk toplantısında vereceğiniz bu tarihi kararınızla, AB ye üye olan ve olacak olan diğer ülkelere, Türkiye`ye de eşitlik ilkesine tamamen bağlı kalarak davranıldığını kanıtlamanızdır.
Prof. Dr. Hakkı Keskin (Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı)