Ankara Terör Felaketinden Alınacak Dersler – Aydınlık Gazetesi

Prof. Dr. Hakkı Keskin                                                                         15.10.2015

Ankara Terör Felaketinden Alınacak Dersler

Ankara’da bizleri sonsuz üzüntüye ve öfkeye boğan vahşi olay, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nin en büyük terör saldırısıdır. Başta devlet ve hükümet yetkilileri olmak üzere, tüm siyasi partiler için, bu ertelenemez bir alarmdır. Artık yapılabilecek ne varsa yapılmalı, alınabilecek tüm önlemler ivedi olarak alınmalıdır. Seçim öncesi ortam nedeniyle, bu konuda yapılması gerekenler asla ertelenmemelidir.

AKP, özellikle de Erdoğan ve Davutoğlu, yaşanan ve IŞİD tarafından yapıldığı belirlenen Suruç ve Ankara terör saldırılarının nedenlerini, doğru analiz etmeli ve okumalı, bunların gerektirdiği sonuçlara varmalıdır. IŞİD tarafından yapıldığı söylenen terör saldırılarında; Reyhanlı`da 52 ölü 146 yararlı (11 Mayıs 2013), Niğde-Ulukışla’da 3 ölü (20 Mart 2014), Diyarbakır’da 4 ölü ve birçok yaralı (5 Haziran 2015), Suruç’ta, 32 ölü çok sayıda yaralı (21 Temmuz 2015) ve Ankara’da 100’ün üstünde ölü 300’ün üstünde yaralımız (10 Ekim 2015) var. Öncelikle bu terör olaylarının kimler tarafından yapıldığının, devlet ve hükümet yetkililerince ivedi olarak ortaya konulması gerekir.

PKK’nın 15 Ağustos 1984 yılında Şemdinli-Eruh`da başlattığı terör saldırılarından bu yılın Ağustos sonuna değin, ölen güvenlik güçleri ve sivillerin sayısı 13,971, öldürülen PKK’lı sayısı ise 22,477 olarak bilinmektedir.

Türkiye’de 31 yıldır süregelen PKK terörüne, 2013’ten bu yana IŞİD terörü eklenmiş bulunmaktadır. Türkiye`de 4,500 IŞİD teröristinin olduğu ve bu terör çetesine sempati duyanların sayısınınsa çok daha yüksek olduğu belirtilmektedir. IŞİD terörü`nün Türkiye’ye taşınması, AKP’nin tamamen akıl dışı ve ABD güdümlü Suriye politikasından kaynaklanmaktadır. Bu, gün gibi açık bir gerçektir. Son aylarda İncirlik üssünün ABD hava operasyonlarına açılması da, Türkiye’yi IŞİD terörünün özellikle hedefi haline getirmiştir.

TÜRKİYE ÖNÜNDEKİ SEÇENEKLERİ İVEDİ OLARAK DEĞERLENDİRMELİDİR

Erdoğan, Davutoğlu ve AKP, Suriye’de Esad’ın düşürülmesi saplantısından vazgeçmelidir.  Aksine Suriye’deki krizin çözümü ve Türkiye-Suriye sınırının yeniden güvenli bölge haline gelebilmesi için, Rusya ile birlikte, Esad’a destek verilmesi en doğru yoldur. Eğer Esad’a destek verilmek istenmiyorsa, en azından Esad’a karşı savaşan terör çetelerine Türkiye her türlü yardımını ve lojistik desteğini derhal sonlandırmalıdır. Siyaset, kan davası gibi algılanmamalı, yanlıştan dönebilmenin, bir erdem olduğu unutulmamalıdır. ABD ve AB ülkeleri bile, Esad’a alternatif bir yönetimin olmadığını görerek, politikalarında değişikliğe gidiyorlar. 911 km Suriye sınırı olan ve Suriye’deki terör guruplarından Türkiye’ye gelmekte olan terör sorununun da önlenebilmesi için, en gerçekçi yol, Esad’ın yeniden Suriye toprak bütünlüğünde etkin duruma gelebilmesidir.

 

 

Böyle bir politik değişim için koşullar son derece uygundur. Rusya’nın, Esad’a karşı terör guruplarına savaş açması ve İran’ın öteden beri bu yönde bir siyaset izlemesine, Türkiye olumlu yaklaşmalıdır.

TERÖRE KARŞI BÖLGEDE TÜRKİYE-RUSYA-İRAN İŞBİRLİĞİ

Ankara terör vahşetinden sonra, Putin’in Türkiye’ye yaptığı “terörizmle ortak mücadele çağrısı” son derece önemlidir. Putin’in, “Türkiye Rusya’nın önemli ortaklarından ve iyi dostlarından biridir” açıklaması ve “Türkiye’nin Kürt konusundaki kaygılarını anlıyoruz” değerlendirmesini, çok iyi okumak ve değerlendirmek gerekir.

ABD’nin Suriye’deki temel amacının Irak Kürt Federe devletinden sonra, Suriye’de de PYD/PKK denetimli bir Suriye Kürt Bölgesi oluşturmak olduğu, hükümetinde bildiği ve yakından izlediği bir gerçektir. Nitekim son olarak ABD uçaklarıyla PYD’ye yapılan 50 tonluk cephane yardımı, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılarak, sert biçimde eleştirilmiş ve Türkiye için PYD’nin PKK’dan farkı olmadığı yeniden vurgulanmıştır. ABD’nin, İsrail’in de büyük isteği doğrultusunda, öteden beri Türkiye sınırında bir Kürt Devleti kurmak istediği açıkça görülmektedir. İleri bir aşamada da, şartları oluştuğunda, Irak-Suriye Kürt oluşumuna, Türkiye ve İran “Kürt Bölgeleri” de katılarak, Ortadoğu Kürt Devleti Projesi tamamlanmış olacaktır. Türkiye’nin 30 yılı aşkın bir süredir karşı karşıya geldiği PKK terörü, bu proje amacı bağlamında özellikle ABD tarafından desteklenmektedir. Erdoğan, Davutoğlu ve AKP’nin bunu bilmemeleri ve görmemeleri olası değildir.

Bu durumda Türkiye’nin seçeneği ne olmalıdır? Rusya’dan gelen son derece önemli bu açıklamaların yanı sıra, İranlı yetkililer de “biz Suriye`de, Irak`ta Türkiye`de yani bölgemizde Kürtlerin ayrılmasına, koparılmasına ve bağımsız ayrı bir devlet kurmalarına karşıyız” diyorlar ve Türkiye’ye bu alanda işbirliği öneriyorlar.

Herkesin açıkça görebildiği bu tablo karşısında Türkiye, tüm terör çetelerine karşı sonuç getirecek bir politika izlemek istiyorsa, Rusya ve İran ile ortak bir strateji geliştirmelidir. Tabii bunun için Esad’ı devirme ve Esad’a karşı çeteleri destekleme politikasından derhal vazgeçilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin ulusal çıkarları ve Türk halkının daha güvenli yaşayabilmesi, böyle bir politikayı zorunlu kılmaktadır.

Hiç kuşku duymuyorum ki, Türkiye’nin NATO müttefiki olduğunu söyleyen ABD ve AB ülkeleri, böyle bir oluşum karşısında, Ortadoğu’ya ilişkin politikalarını ve PKK/PYD’ye vermekte oldukları desteklerini, ciddi biçimde gözden geçireceklerdir.15