MHP`ye Cumhurbaşkanı aday önerisi götürülürken, sayın Kılıçdaroğlu`nun bu önerisini Merkez Yönetim Kuruluyla bile görüşmeden yapması, parti içi demokrasi anlayışından nedenli uzak kalındığının en açık örneğidir. Türkiye`de gerçek demokrasiyi isteyenlerin inandırıcı olabilmeleri için, önce kendi partilerinde bunu uygulamaları ve örnek olmaları gerekir!
Cumhuriyet Halk Partisi’nin MHP ye götürdüğü öneri doğrultusunda, iki parti liderinin sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak kamuoyuna sunulmasında anlaşmaları, Türkiye için son derece önemli bir gelişmedir. Avrupa’daki siyasetin içinden gelen bir siyasal bilimci olarak, ülkemizde gördüğüm en büyük sorun, uzlaşma kültüründe bir hayli geri kalmış olmamızdır. Bu nedenle siyasi görüşleri oldukça farklı olan CHP ve MHP’nin bu konuda uzlaşmaları Türkiye’nin geleceği için büyük bir kazanımdır. 12 Mayıs tarihinde bu sayfada yayınlanan “Cumhurbaşkanı Seçimlerinde Sorumluluk Muhalefette” başlıklı yazımda, CHP ve MHP’nin ortak bir cumhurbaşkanı adaylığında ivedi olarak anlaşmaları gerekliliğine vurgu yapmıştım.
İki partinin sürekli olarak işledikleri ortak görüşleri, Türk toplumunu kutuplaştırma stratejisine dayalı bir politika izleyen, demokrasi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve basın özgürlüğünü kendi dikta amaçlarıyla yok etmeye çalışan, Türkiye’yi Suriye ve Irak’la savaş eşiğine getiren ve ülkemizin Dünya’daki itibarını dibe vurduran başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olmasını engellemektir. Öncelikle bu iki muhalefet partisinin bu konuda ortak tavır sergilemeleri son derece gerekliydi.
Hatta ben daha da ileriye giderek bu iki siyasi partinin birlikte, AKP yönetimine son verebilmek için bir koalisyon hükümetine kendi parti tabanlarını hazırlamalarının da gerektiği inancındayım. Gerçek o ki, ne CHP ne de MHP’nin tek başına seçimleri kazanma şanslarının olmadığı görülmektedir. Gelişmiş demokrasileri olan neredeyse tüm ülkelerde, Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, İtalya, İskandinav ülkeleri on yıllardır koalisyonlarla yönetilmektedirler. Örneğin Almanya’da 1950’lerden günümüze tüm hükümetler koalisyonla kurulabilmiştir. Şu anda da siyasi görüşleri çok farklı olan tutucu (konservativ) Hıristiyan partilerle Sosyal Demokratların oluşturduğu bir hükümet görevdedir.
AKP sürekli olarak, koalisyon hükümetlerinin ülkeye istikrar getiremeyeceğine vurgu yapmaktadır. Oysa kendi tek parti hükümetlerinin Türkiye’yi nasıl çok yönlü bir çıkmazın eşiğe getirdiğini görmekteyiz. O halde Türkiye artık uzlaşma kültürünü geliştirmeli ve farklı görüşü olan siyasi partiler de ülke çıkarları etrafında ortak tavır sergileyebilmelidirler. Türkiye’yi yeniden en büyük gereksinimi olan toplumsal barışa ve dış politikada tüm komşu ülkelerle iyi ilişkilere kavuşturacak bir hükümeti kurabilmenin öngörüsünü yapmaları ve seçmenlerini de buna hazırlamalıdırlar.
CHP Parti İçi Demokrasiyi İvedi Olarak Uygulamalıdır
CHP genel Başkanı sayın Kılıcdaroğlu’nun, MHP`ye Cumhurbaşkanı aday önerisini, partinin kurultaylardan sonra en yetkili organı olan Merkez Yönetim Kurulun da bile görüşmeden yapması, Partide demokratik kuralların uygulanmadığının en açık kanıtıdır. Oysa özellikle Türkiye’ye gerçek demokrasi ve hukuk devletini getireceğini söyleyen ve benimde buna şahsen inandığım CHP’nin önce kendi parti işleyişinde demokrasiyi uygulaması gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin olarak siyasi parti ve sivil toplum kuruluş yöneticileriyle bir dizi görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonunda MHP’ye götüreceği Cumhurbaşkanı adayı önerisini, tabii ki önce CHP’nin yetkili parti organında görüşmesi, en tabii parti içi demokrasi anlayışının gereğidir.
CHP tüzüğü kendisine nedenli yetki verse bile, bir başka partiye götürülecek böyle bir önerinin MHP ile görüşmeden önce basına kapalı bir toplantıda CHP Merkez Yönetim Kurulunda görüşülmesi vazgeçilemez bir demokrasi anlayışıdır. Bu parti içi demokrasi uygulansaydı, eminim ki CHP’de oluşan huzursuzluk en azından bu boyutta olmayacaktı.
Parti içi demokrasinin CHP`de uygulanması için, sık sık engel olarak gösterilen Siyasi Partiler Yasası, inanırlıktan uzaktır. CHP, tüzüğünü değiştirilerek tüm parti içi kararlara demokratik işlerlik kazandırılabilir. CHP bunu yaparak diğer partilere de örnek olabilir ve Türkiye’de gerçek demokrasiyi savunduğunda daha da inandırıcı olabilir. CHP, yakın ilişkide olduğu Sosyal Demokrat Partilerde Parti içi Demokrasinin Parti içi demokrasi, en alt birimden en üst parti birimine değin, parti işleyişinde kararların tartışılarak, görüşülerek ve çoğunluğun kararına saygı duyularak sağlanabilir. CHP adına kimin muhtar, belediye encümen adayı, belediye başkan ve milletvekili adayı olacağına CHP genel merkezi değil, köydeki, ilçedeki ve ildeki parti üyelerinin kendilerinin oylarıyla karar vermeleri gerekir. CHP üyelerinin, gönülden istekle ve coşkuyla parti çalışmalarına katılmaları, destek olmaları ve gerekli özveride bulunmaları ancak böylece olasıdır. Parti içi demokrasi CHP`ye büyük bir dinamizm kazandıracak ve gençlerin ve bayanların da partiye daha büyük ilgi duymalarını sağlayacaktır. Tabii ki toplumda saygınlığı olan, adaylığıyla seçmenler üzerinde olumlu etki bırakacağına ve parti için kazanım olacağına inanılan kişileri, milletvekili adayı gösterebilmek için de Parti Yönetiminin, kendisine yüzde 10-15’lik bir kontenjanın tanıması doğrudur. Kontenjan uygulaması, yukarıda özetlediğim parti içi demokrasiyle çalışan batılı Sosyal Demokrat ve sol partilerde de vardır.
CHP ve MHP birlikte sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığında anlaşarak bunu kamuoyuna duyurmuşladır. Artık ok yaydan çıkmıştır. CHP’de bu yöndeki tartışma noktalanırken, tartışmanın parti içi demokrasinin bundan sonra uygulanmasını sağlayacak tüzük değişikliğine yoğunlaşması gerekmektedir. Bu konuda daha fazla zaman kaybedilmemelidir.
Dateien:
chp_parti_i_demokrasi_ve_cumhurbaskani_aday_oenerisi_22.6.2014.pdf