Ermenistan işgal altındaki Azerbaycan topraklarından çekilmeden Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması, Türkiye’nin uzun hedefli ulusal çıkarlarıyla asla bağdaşmamaktadır. Kaş yapayım derken göz çıkaracağı unutulmamalıdır.
Prof. Dr. Hakkı KESKİN Federal Almanya Sol Parti Milletvekili
Azerbaycan topraklarının işgali son bulmadan sınırın açılması, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine onarımı güç zarar verir!
Kendisine saygı bekleyen her ülkenin dış politikası uzun hedefli ulusal çıkarlara dayanır. Değişen hükümetlerle ulusal politika kolayca değişmez. Türkiye’nin Azerbaycan politikası, Azerbaycan’ın bağımsızlığını elde edişinden bu yana tutarlı bir çizgide sürmüştür. Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmediği sürece, Türkiye, Ermenistan sınırını açmamakta kararlıdır. Günümüze değin bu konuda en ufak bir kuşku bulunmamaktaydı. Son aylarda Türkiye’nin bu politikasının değişebileceği kuşkusu, Azerbaycan’da siyasileri ve kamuoyunu büyük ölçüde tedirgin etmeye başlamıştır.
Ermenistan öteden beri dışa açılabilmek, ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirebilmek için, Türkiye sınırının açılmasını istemektedir. Türkiye bu isteme olumlu yaklaşmaktadır. Ancak Ermenistan’ın 1987’de Rus ordusunun yardımıyla işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi ve Dağlık Karabağ sorununa barışçıl bir çözüm bulunmasını çok haklı olarak şart koşmaktadır. Bilindiği gibi Azerbaycan topraklarının yüzde 20’ye varan kısmı henüz Ermenistan’ın işgali altındadır. Bu işgalle birlikte 800 bin Azerbaycanlı öteden beri yaşadıkları topraklarından sürülmüştür. Bu insanlar Bakû ve diğer kentlerde geçici olarak yaşamakta ve eski topraklarına dönmeyi beklemektedirler. Ermenistan bu toprakları işgal ederken başta Hocalı halkını olmak üzere çok sayıda Azerbaycanlıyı da katletmiştir.
Barışçıl çözüm uğraşı
Bu konu, Azerbaycan halkının unutamayacağı en derin yarasıdır. Azerbaycan halkı çok haklı olarak işgal altındaki topraklarını geri almakta kararlıdır. Bu, Azerbaycan’ın vazgeçemeyeceği ulusal politikasıdır. Azerbaycan bu sorunu barışçı yoldan çözebilmek için büyük bir siyasi uğraş vermektedir. Doğru olan da barışçıl çözümdür.
Federal Almanya Milletvekili ve Avrupa Parlamenter Meclisi üyesi olarak, Kafkas ülkeleri ve bu bölge sorunlarının barışçıl çözümüne katkı, görevlerim arasında yer almaktadır.
Aliyev’in endişesi
Son olarak 17 Mart 2009 tarihinde Avrupa Konseyi’nden 5 milletvekiliyle Bakû’da bulunduk ve Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından kabul edildik. Sayın Aliyev bu görüşmede, Türkiye’nin Ermenistan sınırını açabileceği endişesini dile getirdi. Daha sonra görüştüğüm Azerbaycan milletvekilleri de bu kuşkunun Azerbaycan kamuoyunu son aylarda çok yakından ilgilendirdiğini vurguladılar. Medyada da bu kuşkuya yer veren yazılar yayımlanmaktadır.
Ermenistan işgali son bulmadan, Türkiye öteden beri izlediği ulusal politikasını bir tarafa iterek Ermenistan’a sınırlarını açarsa dost ve kardeş ülke Azerbaycan ile ilişkileri onarımı çok zor ve derin izler bırakacak bir yara alacaktır. Azerbaycan halkının Türkiye’ye duyduğu güvenin ciddi olarak sarsılmasının yanı sıra Türki cumhuriyetlerde de büyük bir güven bunalımı yaşanacaktır. Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev ve Azerbaycan’da herkes, böyle bir adımla, Ermenistan üzerindeki baskının kalkacağını ve işgal altındaki toprakların barışçıl çözümünün büyük ölçüde olanaksızlaşacağını düşünmektedirler.
Gerçekten de Ermenistan böylece işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmeye zorlanamayacağı bir rahatlığa kavuşacaktır. Bu yön değişimi Azerbaycan halkına ve hatta bu sorunun barışçıl yoldan çözümüne darbe vuran bir politika olacaktır.
Öte yandan Türkiye’nin sınırlarını açmasıyla Ermenistan lobisinin Türkiye karşıtı politikalarından artık vazgeçeceğini sanmak, büyük bir yanılgıdır.
Ermeni lobisi 1915 olaylarını Türkiye’ye ‘soykırım” olarak kabul ettirme çabasından asla vazgeçmeyecektir. Çünkü bu lobiyi yürütenler bu işi bir meslek olarak yapmaktadırlar.
Amerika Birleşik Devletleri öteden beri bu lobicileri, Türkiye’ye karşı bazı önemli isteklerini Türkiye’ye kabul ettirebilmenin önemli bir aracı olarak kullanmaktadır. Türkiye artık yıllardır Demokles kılıcı olarak kullanılmakta olan bu politikayla hesaplaşmaya kendini hazırlamalıdır.
Tarihi yaralar karşılıklı sarılmalı
Türkiye’nin Ermenistan ilişkilerini iyi komşuluk temelinde her anlamda geliştirmesi hiç kuşkusuz büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla da tabii ki Türkiye, Ermenistan sınırlarını açmalı, ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmalıdır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün Ermenistan ziyareti olumlu bir adımdır. Türkiye-Ermenistan arasındaki tarihi yaraların, tek yönlü suçlamalar bir tarafa bırakılarak karşılıklı olarak sarılması son derece gerekli ve yararlı olacaktır.
Ermenistan işgal altındaki Azerbaycan topraklarından çekilmeden Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması, Türkiye’nin uzun hedefli ulusal çıkarlarıyla asla bağdaşmamaktadır. Kaş yapayım derken göz çıkaracağı unutulmamalıdır.
Başbakan Sayın Erdoğan’ın bu kuşkuları ivedi olarak gidermesi ve Türkiye’nin öteden beri izlemekte olduğu ulusal politikasının aynen sürmekte olduğunu önemle vurgulaması, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin geleceği bakımından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin bu ulusal politikasını kararlılıkla sürdürmesi için muhalefeti de göreve çağırıyorum.