(Keine Deutsche Übersetzung vorhanden)
Bayan Merkel`in büyük tepkiye neden olan görüşlerinden sonra Almanya Türkleri, Başbakan Schröder`in açık sözlerine sevindiler:
- Türkiye`ye karşı eşit davranılacaktır,
- 2004 sonundaki Avrupa Birliği’ne üyelik görüşmelerinde sadece Kopenhag Kriterleri ölçü olacaktır.
Türkiye yıllardır süren tartışmalardan ve oyalamalardan sonra dürüst ve eşit bir davranışı artık haketmektedir. 1999 yılı Helsinki zirvesinde Türkiye’ye aday statüsü verildikten sonra Başbakan Schröder bu politikasını kararlılıkla sürdürmektedir. Böylesi bir politika dost iki ülke ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği dışındaki bir çözüm önerisi 41 yıllık geçmişi olan Ortaklık Anlaşmasına ters düşmesinin yanında Türkiye’nin dışlanması anlamına da gelmektedir. Dini, kültürel ya da coğrafi konum gibi sebepleri öne sürerek Türkiye’nin üyeliğini rededenler hiç bir uluslararası platformda inandırıcı olamazlar.
Türk halkının yüzde 80’i Avrupa Birliği’ne üyeliği desteklemektedir. Büyük çoğunluğu müslüman olan Türk halkı özellikle 80 yıldır, yani Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Avrupa’ya yönelmiştir ve laikliği, demokrasiyi, sosyal hukuk devletini özümsemiştir. Nato içinde 50 yıldır Batı değerlerini savunmaktadır.
Türkiye son yıllarda köklü reformlar yaparak yasalar bakımından şimdiden Kopenhag Kriterlerini yerine getirmiştir. Artık yapılması gereken bu yasaların uygulanmasıdır.
Günümüz Türkiyesi ılımlı ve hoşgörülü dini anlayışıyla, İslam Dünyası’nda demokrasinin, hukuk devletinin, insan haklarının İslam dini ile bağdaşabileceğini ve yaşama geçirilebileceğini gösteren bir model ülke konumuna gelmiştir. Türkiye bu özellikleri içinde barındıran tek İslam ülkesi olduğundan, AB ile İslam Dünyası arasında vazgeçilmez bir bağ sağlayarak, diğer İslam devletlerinin demokratikleşme çabalarında örnek olacaktır. Öte yandan Türkiye’nin üyeliği AB’nin güvenliği bakımından ve Batı demokrasisinin İslam dünyasında kabul görmesi gibi gelişmelere destek olacağından, AB kısa ve uzun vadede Türkiye`nin üyeliğinden büyük yarar sağlayacaktır. Öte yandan AB Türkiye de işleyen demokrasinin artık geri dönüşü olmayacak şekilde yerleşmesine de destek olacaktır. İşte bu istem ve beklenti, Türkiye ve Almanya’daki Türklerin asıl kazancı olacaktır.
Prof. Dr. Hakkı Keskin