Seçime İlişkin CHP`ye Öneriler – Aydınlık Gazetesi

Prof. Dr. Hakkı Keskin                                                                                  17.9.2015

Seçime İlişkin CHP`ye Öneriler

Türkiye, artık daha fazla zaman kaybı olmaksızın, AKP yönetiminden ve AKP`yi yöneten Erdoğan tahakkümünden kurtulmalıdır. 7 Haziran seçimlerinde bu olanak büyük ölçüde doğmuştu. Bahçeli`nin anlaşılması gerçekten güç yaklaşımı, CHP ile hükümet kurulabilme olabilirliğini yok etti. Erdoğan`ın AKP/CHP veya AKP/MHP koalisyon hükümetini bile engelleyeceği görülüyordu. Erdoğan yargı önüne çıkmamak ve kamuoyu önünde hesap vermemek için, her yolu denemeye kararlı olduğunu bir kere daha kanıtladı. Partisini tutsağı haline getiren böyle bir liderin, ülkeye verdiği çok yönlü zararlar açıkca görülmektedir.

Eski Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye`deki terör örgütlerine gönderilen silahların, PKK nın eline geçtiğini doğruluyor. Cumhurbaşkanı kimliğiyle Erdoğan, PKK`nın çözüm sürecini, silah yığınağı süreci olarak kullandığını söylüyor. Daha Oslo görüşmelerinde MİT, internet sayfalarında herkesin okuyacağı görüşme tutanaklarında, PKK`ya ”Biliyoruz metropolleri de patlayıcılarla da doldurdunuz” diyor ve buna hükümet kayıtsız kalıyor. Son iki ayda yollara döşenen bu patlayıcılar gün be gün askerlerin, polislerin ve sivil insanların ölümüne neden oluyor. PKK`nın tırmandırdığı terör sonucu, yine PKK`nın izlediği strateji gereği, Türk-Kürt çatışması ve toplumun ayrışması riskini artırıyor. Türk toplumu böylece büyük bir gerginlik ortamına sokuldu, iç barışda artan bir tehlike yaşanmaktadır.

Yanlışlığı her gün kanıtlandığı halde, sürdürülen Suriye politikası nedeniyle, 1300km yakın güney sınırımızda güvenlik kalmıyor. Canlarını koruyabilmek için ülkesini terketmek zorunda kalan 4 milyonu aşkın Suriye`liden 2 milyonu, Türkiye`nin dört bir yanında perişan oluyor. Erdoğan ve AKP hala bağnazca Esad`ın düşürülmesi yanlış politikalarında ısrar ediyor.

Türkiye ekonomisi AKP döneminin en zor günlerini yaşıyor. TL Dolar ve Avro karşısında hızla değer kaybediyor.  İşsizlik ve yoksulluk artıyor, gelir dağılımında görülmemiş bir adaletsizlik yaşanıyor. Çağdışı bir eğitim sistemi, Türkiye`nin geleceğini tehlikeye sokuyor. İşte kısaca özetlediğim bu ortamda Türkiye 1 Kasım seçimlerine gidiyor.

CHP`NİN SORUMLULUĞU

Ana muhalefet Partisi olarak CHP, bu seçimlerden hükümeti kurmaya aday olmalıdır ve buna uygun bir strateji izlemelidir. Atatürk`ün kurduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan CHP’nin kimliği,  anayasanın ilk üç maddesinde yer almakta ve bu maddelerin değiştirilemiyeceği dördüncü maddede güvence altına alınmaktadır. CHP gurur duyacağı bu tarihine kararlılıkla sahip çıkmalı ve sosyal demokrat bir parti olarak da, Türkiye Cumhuriyeti’nin en belirgin ve değişmez niteliği olan „… demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti“ ni tam anlamıyla yaşama geçirebileceği parti ve seçim programını seçmene, onların  anlayacağı açıklıkla anlatabilmelidir.

 

CHP, kendini ulusalcı olarak tanımlayan, Türkiye Cumhuriyeti`nin ve CHP`nin kuruluş felsefesine bağıl CHP`li seçmeni, yeniden kucaklamak zorundadır. Bunun aksine izlenen politikaların, başarılı olmadığı ve olamıyacağı, son seçimlerde de görüldüğü gibi, kanıtlanmıştır. CHP`nin kendi kuruluş felsefesinden uzaklaşarak ve sağa açılarak, seçimlerde istenen başarıyı sağlama şansı yoktur. Bu yolu deneyen Sosyal Demokrat Partiler, Almanya`da, İngiltere`de, Isveç`de, Hollanda ve Danimarka`da büyük oy kaybına uğramışlardır. CHP hem kendi seçim deneyimlerinden ve hemde bu partilerin deneyimlerinden gerekli dersi çıkarmalıdır.

Kendi şehrinde bile seçilemiyecek olan, “Kefere Atatürk” ve „Ulus devlet miadını doldurdu“ söylemleriyle tanınan Bekaroğlu gibilerin, partiye hiçbir getirisi olmayacağı, aksine oy kaybına neden olacağı görülmektedir.

CHP DİNAMİK KESİMLERLE SEÇİM İTTİFAKINA GİTMELİDİR!

Ne yazık ki CHP, GezI/Taksim direnişine katılan milyonlarca genci, gerçek anlamda parti içi demokrasiyi sağlayarak ve bu gençlerle samimi bir diyaloğa girerek, kucaklamayı ve kapılarını bu dinamik insanlara açmayı başaramadı. Bu kucaklaşma ve kaynaşma göstermelik “buyursun gelsinler” demekle olmaz.

Şimdi bu yanlışdan ders çıkartılarak, 1 Kasım seçimlerinde Vatan Partisi, Gezi/Taksim direniş hareketi, DSP, Yurt Partisi ile seçim ittifakına gidilmelidr. 7 Haziran seçimlerinde  9 milyonu aşkın seçmenin sandığa neden gitmediği iyi düşünülmelidir. Bazı seçmenlerde oy verebileceği partinin, seçim barajı nedeniyle,  oyunu kullanmanın anlamsızlığı, etkin olmuştur kanımca. Seçim ittifaki, bu seçmenlerin sandığa gitmesinde önemli bir etken olabilir. Özellikle Vatan Partisi`nin sonderece çalışkan ve yetenekli parti yetkilileri ve üyeleri, yayın organları ve aktif gençleri, CHP`nin oylarının artırılmasında, inanıyorum ki büyük katkı sağlayacaktır. Vatan Partisi`nin seçim barajı nedeniyle aldığı oylar, ölçü olmamalıdır. Bu inancımı, Gezi/Taksim hareketine katılanların kazanılması bakımından da belirtmek isterim. CHP`nin, yukarıda özetlenen Türkiye koşulları nedeniyle, toplumun en dinamik kesimlerini görmemezlikten gelme lüksü olmadığı inancındayım.

CHP`nin ayrıca, Türkiye`de yolsuzluklara karşı ve demokrasi, hukuk devleti için kararalılıkla çalışan Abdullatif Şener gibi, toplumda saygınlığı ve inandırıcılığı olan,  kişileri kazanması da partiye önemli katkı sağlıyabilecektir.