Aydınlık, Hakkı Keskin, 29.10.2016
Soğuk Savaş Körüklenirken
Büyük bir hayretle Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin, soğuk savaşın hızla tırmandırılmasında, koşulsuz olarak ABD yanında yer almalarına tanık oluyorum. Tehlikeli bu durum, son aylarda Ukrayna ve Suriye krizi konusunda yakından izlenebilir. Her zamanki gibi, sorunu yaratan ülke olarak ABD politikaları sorgulanacağına, bu politikanın yol açtığı savaşa karşı tavır alan politikalar yargılanıyor.
İki Almanya’nın birleşmesi ve Varşova Paktı’nın kurucu ülkeleri tarafından 1991 yılında çözülmesine karar verilmesiyle, Batı-Doğu, NATO-Varşova Paktı arasındaki soğuk savaşta böylece son buluyordu. İki Almanya’nın (Doğu ve Batı Almanya’nın) birleşmesine Sovyetler Birliği onay verirken, NATO’nun, eski Varşova Paktı ülkelerini içine almama ve böylece Rusya’ya doğru yayılmama güvencesi de Rusya’ya verildi. Ne var ki NATO bir süre sonra bu anlaşmaya uymayarak, neredeyse tüm eski Varşova Paktı ülkelerini üyesi yaptı. NATO bununla da yetinmeyerek, Sovyetler Birliği’nden ayrılan Ukrayna ve Gürcistan’ı bile NATO üyesi yapmaya kalktı. Böylece de, ABD tarafından ana düşman olarak görülmeye devam edilen Rusya, batıdan ve Karadeniz’den ve Kuzeyden de kuşatılmak istendi.
ABD bununla da yetinmeyerek Kırgızistan’ın Manas Uluslararası hava alanını kiralayarak, Rusya’yı kuzeydoğudan da kuşatmaya yöneldi. Kırgızistan bu kira anlaşmasını uzatmayınca, ABD Kazakistan’da bir hava üssü almaya çalışmaktadır. ABD benzer düşünceyle Tacikistan ve Özbekistan’da da hava üssü açmayı istemektedir.
RUSYA’NIN BEKLENEN TEPKİSİ
Açıkça görüldüğü gibi, ABD ve güdümündeki NATO, Varşova paktının çözülmesiyle sona eren soğuk savaşı, eski Varşova Paktı ülkelerini üye yaparak ve Rusya’yı kuşatarak yeniden tırmandırmaktadır.
Eski Sovyet ülkesi Ukrayna ve Gürcistan’ın da NATO’ya alınmak istenmesi, bardağı taşırdı. Rusya bir yandan Kırım’ı işgal ederken, diğer yandan da Abhazya ve Güney Osetya’ya bağımsızlık verilmesini onaylayarak, Gürcistan’a müdahale etmiştir. Öte yandan Ukrayna’nın Rusya sınırında nüfus olarak önemli bir kesimi oluşturan Ruslar, kuşkusuz Rusya’nın da desteğiyle ayaklanarak, burayı kendi kontrollerine almış görünüyorlar.
ABD ve onun yönlendirmesiyle NATO, Rusya’ya verilen güvenceye bağlı kalarak, bu ülkeyi kuşatmaya kalkmasalardı, Kırım’ın işgali, Gürcistan’ın bölünmesi ve Ukrayna’dan ayrılmak isteyen ayrılıkçı (separatist) bir kalkışma, büyük bir olasılıkla yaşanmayacaktı.
Bu durumun başlıca sorumlusu ABD ve onun istekleri doğrultusunda yayılmacı politika izleyen NATO dur.
Gel gör ki, Batı kamu oyunda yıllardır süregelen tek yönlü ve tek taraflı propaganda sonucu, Ukrayna krizinden, Kırım’ın işgalinden, Rusya’nın Gürcistan`a müdahalesinden, Rusya ve özellikle de onun Devlet Başkanı Putin sorumlu tutulmaktadır.
SURİYE’DEKİ GELİŞMELERDEN DE RUSYA SORUMLU GÖSTERİLİYOR
Suriye’de Devlet Başkanı Esad’ın düşürülmesi amacıyla ABD tarafından kışkırtılan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından da aktif olarak desteklenen iç savaş, 500 bine yakın kişinin ölümüne, milyonlarca Suriyeli’nin ülkeyi terk etmesine, milyonlarcasının evini barkını bırakarak ülke içersinde başka yerlere göç etmesine neden oldu. Ülkenin bir çok şehri, kasabası enkaz haline geldi. Savaş çemberi içerisine alınan başta Halep olmak üzere, bir çok alanda insanların yaşadıkları büyük acıları, dayanılmaz dramı ve ölümleri görmeye artık insanın tahammül gücü kalmadı.
Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve daha birçok ülkede yaşanan bu savaşların, dramların, büyük acıların sorumlusu, bu ülkelerin yönetimlerini kendi çıkarlarına uygun olarak belirlemeyi amaçlayan başta ABD politikalarıdır hiç kuşkusuz.
Ne var ki Batı kamuoyunda bu gerçek tersine çevrilerek, ülkesinin parçalanmasına ve dıştan gelen saldırılara karşı yiğitçe direnen Esad ve onun çağrısına uyarak yardımına gelen Rusya sorumlu görülüyor. Bilindiği gibi Rusya-Suriye ilişkileri eskiye dayanmaktadır. 1980 yılında iki ülke arasındaki anlaşmayla, Rusya’nın Akdeniz’deki ilk deniz üssü Tartus limanında yapıldı. Esad’ın çağrısıyla 2013 yılında da Rusya Lazkiye’de hava üssü açtı.
Gün be gün haberlerde, Suriye ve özel olarak da Halep’te yaşanan büyük acıların sorumlusu olarak Rusya ve Esad yönetimi gösteriliyor. Oysa Suriye’de bir iç savaş yaşanıyor. TV yayınlarında gösterilen ve karşılıklı suçlamaları içeren acılardan hangi tarafın sorumlu olduğunu bilmek çok zor.
Herkesin bilmesi gereken gerçek ise gün gibi açıktır. Bu kanlı iç savaşı Esad yönetimine karşı, ABD ve ona destek veren ülkeler, paralı askerlerle başlattı ve sürdürmektedir. Savaşlara ve soğuk savaşa doymayan ülke ABD, 2013 de 403 Milyar dolarlık Dünya silah ihracatının yüzde 31’ini yapmaktadır.