Vicdansızlar

Bugünlerde Ermenek kömür ocağında 18 işçinin mahsur kaldıklarını ve büyük bir olasılıkla yaşamlarını yitirecek olmalarını büyük bir üzüntü ve öfkeyle yaşıyoruz, izliyoruz. Ermenek maden ocağında bu felaketin geleceğini açıkça gösteren durum ve uzmanlarca yapılan uyarılar dikkate alınmamıştır. Ermenek acısının yanı sıra, Isparta'da mevsimlik işçileri taşıyan ve 27 kişi kapasiteli olduğu halde 45 kişinin bindirildiği midibüs kazasında 17 insanımız can verdi.

Türkiye iş kazalarında ve işçi ölümlerinde büyük farkla Avrupa birincisi ve Dünya üçüncüsü. Her gün 172 iş kazasında, 4 işçi ölüyor ve 6 işçi sürekli çalışamaz oluyor. 2013 yılında 1235, 2014 yılının ilk sekiz ayında 1270 işçi yaşamını yitirdi. Türkiye`de maden iş kazaları ABD’nin 360 katı. İş kazalarının yüzde 98`i gerekli önlemler alınırsa önlenebilir kazalar. Yaşanan sayısız iş kazaları gösteriyor ki, AKP Hükümeti için kar ve rant insan yaşamından çok önde geliyor. Sorumlu bakanlar utanmadan hala istifa etmiyorlar.

Soma – Ermenek Faciaları ve Vicdan

Soma kömür maden ocağında 301 ve belki de çok daha fazla insan yaşamını yitirdi. Bunun iş kazası olmadığı, başta sorumlu bakanlar, hükümet ve tabii ki özel şirket tarafından alınması gereken en asgari önlemler alınmadığından, bu büyük facia vicdanı olan herkesi sonsuz bir acıya ve yasa boğdu.

Vicdan kişinin kendi davranışları ve yaptıkları hakkında kendi ahlak değerleri üzerine yargılama, değerlendirme yapmasını sağlayan, insanlardaki özel bir merkezdir. Bir iç mahkemesidir. İnsanlarda uyulması ve olması beklenen kurallar, sorumluluk duygusu, utanma ve suçluluk merciidir. Vicdan insanların doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü, haklıyı ve haksızı bulmayı ve fark etmeyi sağlayan kompasıdır. İnsan olmanın en ayırt edici ve en belirgin özelliğidir vicdan.

Soma maden ocağındaki büyük acımızın örneğiyle, sorumluların insan yaşamına gösterilen kaygısızlığı ve vicdansızlığı irdelemek isterim.

Can alıcı tehlikeleri ayrıntılarıyla önceden ortaya koyan Cumhurbaşkanlığı Yüksek Denetleme Kurulu raporunu siyasi sorumlular dikkate almamıştır. CHP`nin TBMM de bu maden ocağındaki son derece tehlikeli durumun araştırılmasını isteyen ve diğer muhalefet partilerinin de desteklediği komisyonun kurulmasını, AKP milletvekilleri oylarıyla ret etmiş ve Soma maden ocağında her şeyin „iyi“ olduğunu imzalarıyla belirtmiştirler.

Avrupa Birliği istediği halde, İş kazalarını da içeren 9 nolu Genel Sosyal Politika ve İstihdam Faslı’nın açılmasına AKP hükümeti yanaşmamıştır. İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü)`nün İş güvenliği ve Çalışma standartlarına hükümet uymamayı sürdürmektedir.

Çalışanların haklarının korunmasında en önemli destek olan sendikalaşmayı yeni düzenlemelerle AKP hükümeti,engellemiştir. Daha fazla üretimi ve karı çalışanların yaşamından daha önde tutarak devletin elindeki maden ocaklarını özelleştiren, kiralayan ve hatta taşeron firmalara verilmesine onay veren AKP hükümeti, Soma`da olduğu gibi, Ermenek‘de ve çoğu maden ocağında her türlü riskleri minimize eden, kaçış yollarını, yaşam odalarını, günümüzün standartlarına uygun gaz maskelerini ve işleyen algılayıcıları zorunlu kılmayan ve bunu denetlemeyen bir hükümet görevdedir. Gerekli denetimler özerk uzmanlara yaptırılmadığı ve tüm uyarılara karşın gerekli önlemler alınmadığından, öngörülebilir tehlike ve riskler giderilmemekte ve iş kazalarında büyük farkla Türkiye’yi iş kazalarında büyük farkla Avrupa birincisi ve Dünya üçüncüsü konumuna getirilmiştir.

Bu büyük felaket nedeniyle taziye amaçlı Soma`ya giden Başbakan’ın ve Başbakanlık Müşaviri`nin, evlatlarını, kardeşlerini, babalarını kaybeden kişilerin gösterdikleri serzenişe tokat ve tekme ile cevap verilmiştir. Öngörülebilir bu felaketi önleme tedbirleri almayan, bu nedenle de Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük maden katliamını yaşamasına neden olan, demokratik haklarını kullanarak kınamak amacıyla yapılan gösteriler, yine polisin baskısıyla engellenmiş, yaralananlara ve ölenlere neden olunmuştur.

En ağır ve en tehlikeli iş alanına giren maden ocaklarında çalıştırdıkları işçilere ortalama 1500 TL gibi gülünç bir ücret veren ve bu emekçileri en ilkel ve her türlü riskli koşulları altında çalıştıran ve sömüren işverenlerin, ve bu durumu yasal düzenlemelerle onaylayanların, nasıl bir vicdana sahip olduklarını ve hatta vicdana sahip olup olmadıklarını, çok iyi düşünmemiz ve sorgulamamız gerektiği inancındayım.

Faruk Çelik ve Taner Yıldız, Soma, Ermenek ve daha bir çok felaketin siyasi sorumluları olarak, yetkili bürokratları derhal görevlerinden uzaklaştırmaları ve kendilerinin de sorumluluğu üstlenerek istifa etmeleri gerekir. Gerçek demokratik ülkelerde uygulama budur. Vicdanı kendi yanlışını görebilmeyi sağlayan, sorumluluk ve suçluluk duygusuna sahip olan, daha da doğrusu vicdan sahibi olan herkesin yapması gereken bu olurdu, olmalıydı da. Ne var ki Türkiye`de siyasi ahlak, bu kadar büyük felaketlerin sorumlularını bile, sorgulama ve yargılama yeteneğinden bir hayli uzaklaşmış bulunuyor.

301 ve hatta daha fazla insanın hunharca ölümüne neden olan Soma ve Ermenek kömür ocağı firma sahibi ve yetkililerinin, bu suçlarının hesabını en ağır biçimde yargı önünde vermeleri gerekmektedir. Aksi halde bu felaketlerden gereken dersin çıkartılması mümkün olamayacaktır.

Kuşkusuz, çok ivedi olarak bu felaketlerin nedenleri ve sorumluları tüm ayrıntılarıyla meclis araştırma komisyonu tarafından ortaya çıkartılmalı ve zaman kaybetmeksizin yeni yasal düzenlemelerle Türkiye`de maden işletmeciliği Batı Avrupa ülkelerinin standartlarına kavuşturulmalıdır!

Bu büyük acılardan alınması gereken ders, Batı Avrupa ülkelerinde iş kazalarının minimize edilmesi için alınan tüm önlemlerin aynen ve sıkı sıkıya Türkiye`de de ivedi olarak yasal düzenlemelerle uygulanmasıdır. Maden ocaklarının özel firmalara kiralanması ve taşeron firmalara devredilme politikasından ivedi olarak vazgeçilmelidir.

Dateien:

yanl_politikada_israr_n_suerdueren_akp_12.10.2014.pdf