CHP`nin Gezi/ Taksim Direnişinden Alması Gereken Dersler

Gezi Parkı ve Taksim direnişiyle başlayan, haftalardır süren, milyonlarca insanın katıldığı ve ülkenin dört bir yanına yayılan direniş hareketi, Türkiye`nin gündemini belirleyen olay oldu.

CHP`nin Gezi/ Taksim
Direnişinden Alması Gereken Dersler

Gezi Parkı ve Taksim direnişiyle başlayan, haftalardır süren,
milyonlarca insanın katıldığı ve ülkenin dört bir yanına yayılan direniş
hareketi, Türkiye`nin gündemini belirleyen olay oldu. Başbakanın ve
kontrolündeki AKP`nin, özgürlükleri, demokrasi ve hukuk devleti kurallarını
çiğneyen  diktacı yönetimine, „artık
yeter diyen“ bir başkaldırış hareketidir bu. Türkiye demokrasisi için yeni bir başlangıçtir
bu gelişme.

Bu geniş toplumsal katılımlı
protesto hareketini siyasi partilerin çok iyi incelemeleri ve bundan Türkiye
demokrasisi için gerekli dersleri çıkartmaları gerekir. AKP’nin gösteri yapma
hakkını kullanan gençlere uygulanan baskılar gösteriyorki, hükümetin ders
alması bir yana, tam aksine daha baskıcı, daha diktacı, daha antidemokratik ve öç
alma politikası izlediği açıkça kanıtlandı. Bu baskı ve korkutma mantığı
giderek adeta bir hastalık boyutu kazandı. O kadarki Dünyanın en saygın gazetelerinden
biri olan Times`de, Dünyaca saygınlığı olan bilim insanları ve Oscar ödülü
sahibi sanatçıların, Gezi Parkı ve Taksim`de uygulanan baskıları eleştiren ilanları
nedeniyle, başbakan ilanda ismi geçenlere saldırmakta ve gazete aleyhine dava
açacağını söylemektedir. İngiltere`yi Türkiye sanan başbakan, demokratik
ülkelerde basın ve fikir özgürlüğünün en temel insan hak ve özgürlüklerinden
olduğu konusunda bilgisi olmadığını kanıtlayarak, böylece kendini ve Türkiye’yi
de çok zor durumda bıraktığının farkında 
bile değildir. Ne yazı ki bu durumu bilen partili arkadaşları da
kendisini uyarma cesaretini gösterememektedirler.

Özgürlükleri, gerçek demokrasiyi
ve hukuk devletini savunan ana muhalefet partisi olarak CHP`nin, son derece
büyük bir potansiyele sahip bu toplumsal olaydan mutlaka alması gereken dersler
vardır. Alınacak bu dersler, CHP için büyük bir şans olabilir ve partiye yeni
bir dinamizm ve gerekli ivmeyi de kazandırabilir.

CHP`in alması gereken
dersler

Aylardır kararlılıkla
protestolarını sürdüren gençler, öncelikle kişisel özgürlüklerin, gerçek
demokrasi ve hukuk devletlerinde olduğu gibi, Türkiye`de yaşama geçirilmesini
istemektedirler. Gençler son derece ihmal edilen doğanın ve çevrenin
korunmasına büyük önem vermektedirler. Gençler artık kendilerinin söz ve
giderek karar sahibi olmalarını, görüş ve önerilerinin siyasi partiler
tarafından gereğince ciddiye alınmasını istemektedirler. Bu gençlerin güzel ve yaldızlı
sözlerle oyalanmaya tahammülleri artık kalmamıştır. Atılmasını istedikleri
adımları inanarak görmek istemektedirler.

Bunun için CHP`nin zaman
kaybetmeksizin bu gençlerle samimi bir diyaloga girmesi ve bunları orta vadede
partiye kazanmaya çalışması,  partinin
önemli görevlerinden olmalıdır. Ancak bundan önce CHP`nin gerçek anlamda parti
içi demokrasiye işlerlik kazandırması zorunludur. Parti içi demokrasi, parti
organlarında kararların tepeden gelen talimatlarla değil, demokratik kurallara
uygun olarak alınabilmesiyle olasıdır. Partide kararlar, en üst kuruldan aşağıya
doğru verilirken, en alt parti biriminde de, örneğin mahalle, köy, ilçe ve il
parti birimlerinde tartışılarak alınabilmelidir. Bu birimlerde demokratik bir
biçimde delegeler seçilmeli, mahalle, köy, ilçe ve  il parti yöneticileri, parti merkezinin
müdahalesi olmaksızın yerel düzeyde demokratik olarak seçilebilmelidirler.
Tabii ki bu tür demokrasi anlayışına uygun olarak hazırlanacak yeni parti
tüzüğüne, tüm üyelerin uymaları gereklidir.

Bu parti içi demokrasi
uygulaması, kurultaya gidecek delegelerin, belediye başkanı ve milletvekili
adaylarının yerel düzeydeki demokratik tartışma ve yarışma ortamında
belirlenmesine de olanak sağlamalıdır. Bu özgürlük ve demokrasi karar alma
ortamı ve mekanizması, hiç kuşku yoktur ki CHP`ye yeni bir dinamizm ve büyük
bir ivme kazandıracaktır. Kuşkusuz, CHP Merkez yönetimine, parti için önemli
kazanım sağlayabilecek milletvekili adaylarının seçilebilmesini de güvenceye
alabilmesi için, yüzde 10-15’lik bir kontenjan tanınmalıdır. Batılı Sosyal
Demokrat ve Sol Partilerde de bu böyledir.

Gezi Parkı ve Taksim olaylarına
katılan gençlerden ancak böyle bir oluşuma ve yenilenmeye ilgi büyük olacaktır.
Ne yazık ki CHP`nin bugünkü yapısıyla bu gençleri kazanma şansı yoktur. Bu
gerçeği CHP yönetimi zaman kaybetmeksizin görebilmeli ve gerekli düzenlemelere
ivedi olarak gidebilmelidir. Aksi halde bu toplumsal potansiyel, yeni bir
siyasi oluşumu beraberinde getirecektir.

Öte yandan CHP yönetiminin partideki
farklı eğilimleri ve kesimleri kucaklaması gerekmektedir. Bu da yönetimde bu eğilimlerin
görev alabilmeleriyle olasıdır. CHP`nin önemle ve sürekli olarak işlemesi
gereken konular arasında, Toplumda Sosyal Adalet, Toplumsal Barış, bu bağlamda
Kürt Sorununa Çözüm, Sosyal Devlet, İssizliğe Çözüm, Parasız Eğitim-Öğretim,
Yenilenebilir Enerji, Doğanın ve Çevrenin Korunması bulunmalı, bunlar CHP’nin
markası ve onu diğer partilerden ayırt edici kimliği olmalıdır. Bu kimlik içerisinde amblemindeki 6 oka da gerçek
anlamda sahip çıkarak, bu ilkeleri bilimsel-toplumsal anlamda günün koşullarına
uygun olarak doldurması gerekmektedir.

CHP yetkililerinden bu konulara
ivedi olarak eğilmelerini ve samimi bir tartışmayı kamuoyuyla paylaşarak
yapmalarını diliyorum. Önümüzdeki gün ve haftalarda belirlenecek belediye
başkan adayları ve belediye meclis üyeleri adayları bu konuda güzel bir
şanstır. Türkiye Cumhuriyet`inin kurucu partisi ve çok partili demokrasiyi
Türkiye`ye getiren CHP`nin, Parti İçi Demokrasiye de öncülük yapması ona
yakışır. Hadi kollar sıvansın!