Soma Faciası ve Vicdan (Cumhuriyet)

Soma kömür maden ocağında 301 ve belki de çok daha fazla insan yaşamını yitirdi. Bunun iş kazası olmadığı, başta sorumlu bakanlar, hükümet ve tabii ki özel şirket tarafından alınması gereken asgari önlemler alınmadığından, bu büyük facia vicdanı olan herkesi sonsuz bir acıya ve yasa boğdu. Tüm sorumlulardan bunun hesabı sorulmalıdır.

Vicdan kişinin kendi davranışları ve yaptıkları hakkında kendi ahlak değerleri üzerine yargılama, değerlendirme yapmasını sağlayan, insanlardaki özel bir merkezdir. Bir iç mahkemesidir. İnsanlarda uyulması ve olması beklenen kurallar, sorumluluk duygusu, utanma ve suçluluk merciidir. Vicdan insanların doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü, haklıyı ve haksızı bulmayı ve fark etmeyi sağlayan pusulasıdır. İnsan olmanın en ayırt edici ve en belirgin özelliğidir vicdan.

Soma maden ocağındaki büyük felaketi vicdan ve demokrasi açısından değerlendirmek isterim. Soma maden ocağındaki:

• Can alıcı tehlikeleri sürekli olarak TKİ`ye bildiren eski yöneticiyi ve risikleri ayrıntılarıyla önceden ortaya koyan Cumhurbaşkanlığı Yüksek Denetleme Kurulu raporunu dikkate almayan siyasi sorumlular,

• CHP’nin TBMM de bu maden ocağındaki son derece tehlikeli durumun araştırılmasını isteyen ve diğer muhalefet partilerinin de desteklediği komisyonun kurulmasını oylarıyla reddeden ve burada her şeyin „iyi“ olduğunu imzalarıyla belirten AKP milletvekilleri,

• Avrupa Birliği istediği halde, iş kazalarını da içeren 9 nolu Genel Sosyal Politika ve İstihdam Faslı’nın açılmasına yanaşmayan AKP hükümeti,

• Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün İş güvenliği ve Çalışma standartlarına uymayan hükümeti,

• Çalışanların haklarının korunmasında en önemli destek olan sendikalaşmayı yeni düzenlemelerle engelleyen AKP hükümeti,

• Daha fazla üretimi ve karı çalışanların yaşamından daha önde tutarak devletin elindeki maden ocaklarını özelleştiren, ve hatta taşeron firmalara verilmesine onay veren AKP hükümeti,

• Soma`da olduğu gibi, maden ocaklarında her türlü riskleri minimize eden, kaçış yollarını, yaşam odalarını, günümüzün standartlarına uygun gaz maskelerini ve işleyen sansörleri zorunlu kılmayan ve bunu denetlemeyen AKP hükümeti,

• Gerekli denetimler özerk uzmanlara yaptırılmadığı ve tüm uyarılara karşın gerekli önlemler alınmadığından, öngörülebilir tehlike ve riskler giderilmemediği için iş kazalarında Türkiye’yi Dünya`da büyük farkla ilk sıraya getiren AKP hükümeti,

• Bu büyük felaket nedeniyle taziye amaçlı Soma`ya giden Başbakan’ın ve Başbakanlık Müşaviri’nin, evlatlarını, kardeşlerini, babalarını kaybeden kişilerin gösterdikleri serzenişe tokat ve tekme ile cevap verenlerin,

• Öngörülebilir bu felaketi önleme tedbirleri almayan, bu nedenle de Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük maden katliamının yaşamasına neden olanları, demokratik haklarını kullanarak kınamak amacıyla yapılan gösterileri, yine polisin baskısıyla engelleyen, yaralananlara ve ölenlere neden olan sorumluların, • En ağır ve en tehlikeli iş alanına giren maden ocaklarında çalıştırdıkları işçilere ortalama 1500 TL gibi inanılmasi zor düşük ücret veren ve bu emekçileri en ilkel ve her türlü riskli koşulları altında çalıştıran ve sömüren işverenlerin,

nasıl bir vicdana sahip olduklarını ve hatta vicdana sahip olup olmadıklarını, çok iyi düşünmemiz ve sorgulamamız gerektiği inancındayım.

Bu büyük faciadan alınacak dersler!

Faruk Çelik ve Taner Yıldız, bu büyük felaketin siyasi sorumluları olarak, yetkili bürokratları derhal görevlerinden uzaklaştırmaları ve kendilerinin de sorumluluğu üstlenerek istifa etmeleri gerekirdi. Gerçek demokratik ülkelerde uygulama budur. Vicdanı kendi yanlışını görebilmeyi sağlayan, sorumluluk ve suçluluk duygusuna sahip olan, daha doğrusu vicdan sahibi olan herkesin yapması gereken bu olurdu, olmalıydı da. Ne var ki Türkiye’de siyasi ahlak, bu kadar büyük felaketlerin sorumlularını bile, sorgulama ve yargılama yeteneğinden bir hayli uzaklaşmış bulunuyor.

301 ve belkide daha fazla insanın hunharca ölümüne neden olan Soma kömür ocağı firma sahibi ve yetkililerinin, bu suçlarının hesabını en ağır biçimde yargı önünde vermeleri gerekmektedir. Aksi halde bu felaketlerden gereken dersin çıkartılması mümkün olamayacaktır.

Kuşkusuz, çok ivedi olarak bu felaketin nedenleri ve sorumluları tüm ayrıntılarıyla meclis araştırma komisyonu tarafından ortaya çıkartılmalı ve zaman kaybetmeksizin yeni yasal düzenlemelerle Türkiye’de maden işletmeciliği Batı Avrupa ülkelerinin standartlarına kavuşturulmalıdır! Bu büyük acıdan alınması gereken en önemli ders, maden işletmeciliğinin yeniden devlet eliyle ve devlet sorumluluğunda yapılmasını ve özel firmalara kiralama ve taşeron firmalara devretme politikasından ivedi olarak vazgeçilmesi olmalıdır.

Türkiye, günümüze değin büyük ölçüde ihmal edilmiş olan alternatif enerji kaynaklarına, özellikle de güneş ve rüzgar enerjilerinnin en yaygın olarak kullanma politikalarına, daha fazla zaman kaybetmeksizin öncelik vermelidir. Hiçbir riski, dışa bağimlılığı olmayan, çevreye de zarar vermeyen ve Türkiye`de fazlasıyla bulunan güneş enerjisinden elektrik üretiminin neden bu denli gözardı yapıldığını anlamak olası fdeğildir.

Dateien:

soma_faciasi_ve_vicdan_22.5.2014.pdf